Yapay zekâ, artık bir teknolojiden çok daha fazlası. Ekonomileri dönüştüren, kurumları yeniden şekillendiren ve toplumsal alışkanlıklarımızı kökten değiştiren bir 'genel amaçlı teknoloji' olarak hayatımızın merkezinde yer alıyor. Bugün ülkeler arasındaki rekabet; doğal kaynaklar, nüfus ya da sermaye üzerinden değil, yapay zekâ kapasitesi, veri gücü ve adaptasyon hızı üzerinden belirleniyor.
Bu nedenle Türkiye'nin yapay zekâ farkındalığını, kullanım düzeyini, güven algısını ve toplumsal etkilerini ölçmek stratejik bir gereklilik hâline geldi. Yapay Zeka Politikaları Derneği (AIPA) olarak Kuantum Araştırma iş birliğiyle gerçekleştirdiğimiz bu çalışma, tam da bu ihtiyacın sonucunda ortaya çıktı.
Bu rapor, Türkiye'nin yapay zekâ ile kurduğu ilişkiyi çok boyutlu bir şekilde ortaya koyuyor. Toplumun yarısından fazlasının yapay zekâ araçlarını günlük hayatında kullanması, gençlerin bu teknolojiyi doğal bir refleks hâline getirmesi ve işletmelerin yapay zekâyı artık rekabet değil 'varlık nedeni' olarak görmeye başlaması ülkemizin güçlü potansiyelini gösteriyor. Öte yandan etik, manipülasyon, güvenlik ve mahremiyet gibi alanlarda artan hassasiyetler; güçlü politikalar geliştirme sorumluluğunu da beraberinde getiriyor.
AIPA olarak bizim önceliğimiz; Türkiye'nin yapay zekâ çağında üreten, liderlik eden ve küresel değer oluşturan ülkeler arasında yer almasıdır. Bu doğrultuda hem ekosistemin gelişimi hem de politika yapıcıların doğru verilere dayalı kararlar alması için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz.
Bu araştırmanın hazırlanmasına emek veren Kuantum Araştırma ekibine, görüş bildiren tüm katılımcılara ve AIPA paydaşlarına teşekkür ediyorum. Elde edilen bulguların, Türkiye'nin yapay zekâ yolculuğuna yön veren tüm kurum ve aktörler için değerli bir rehber olacağına inanıyorum.
Türkiye'nin yapay zekâ geleceğini hep birlikte inşa ediyoruz.